NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ
حَنْبَلٍ
حَدَّثَنَا
هُشَيْمٌ
حَدَّثَنَا
يَزِيدُ بْنُ
أَبِي
زِيَادٍ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الرَّحْمَنِ
بْنُ أَبِي
نُعْمٍ
الْبَجَلِيُّ
عَنْ أَبِي
سَعِيدٍ
الْخُدْرِيِّ
أَنَّ
النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
سُئِلَ
عَمَّا
يَقْتُلُ الْمُحْرِمُ
قَالَ
الْحَيَّةُ
وَالْعَقْرَبُ
وَالْفُوَيْسِقَةُ
وَيَرْمِي
الْغُرَابَ
وَلَا
يَقْتُلُهُ
وَالْكَلْبُ
الْعَقُورُ
وَالْحِدَأَةُ
وَالسَّبُعُ
الْعَادِي
Ebû Said-el-Hudrî
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre,
Nebi (S.A.V.)'e
ihramlının neleri öldürebileceği sorulmuş da;
"Yılan, akrep, fare
(öldürebilir), kargaya atış yapabilir fakat öldüremez. Yırtıcı köpek, çaylak ve
saldırgan hayvan da (ihramlı tarafından öldürülebilir.) buyurmuştur.
İzah:
Tirmizî, hac; İbn Mâce,
menâsik; Ahmed b. Hanbel, III, 3.
Metinde geçen
"el-Füveysika" kelimesiyle fare kasdedilmiştir Bu kelime
"el-Fâsika" kelimesinin ism-i tasğîridir. Farenin "fâsik"
olarak tavsif edilmesi, herşeyi ifsâd eden zararlı bir hayvan oluşundandır.
Tahâvî'nin rivayet ettiği bir hadis şu anlamdadır: Ben Ebû Said'e "fareye
niçin füveysika ( = küçük fesatçı) ismi verilmiştir?" diye sordum da
bana: "Bir gece Resûlullah (S.A.V.) uyanmıştı. Bir farenin ağzından
sürüklediği bir fitille yangın çıkarmakta olduğunu gördü ve hemen onu öldürdü
ve ihramlı-ihramsız herkesin onu öldürmesini caiz kıldı." dedi.[Tahâvî,
ŞerhuI Meâni'l-asâr, II, 166, 167.] Bu konuda Mâlikî ulemasından Zürkânî de
şunları söylüyor: "Hayvanlar içerisinde fareden daha fesatçı bir hayvan
yoktur. Çünkü büyük-küçük herşeyi bozar ve helak eder."[Zürkâni,
Şerhu'l-Muvatla', III, 102.]
Bu hadis-i şerifte
sayılan beş hayvan arasında fasıklıkla vasıflandırılan sadece faredir. Şu
rivayette ise, bu hayvanların beşi de fasıklıkla vasıflandırılmaktadır:
"Resûlullah (S.A.V.):
"Fasık olan beş
şey vardır ki, bunlar haremde Öldürülürler: Fare, akrep, karga, çaylak ve
saldırgan köpek."[Müslim, hac; Bühârî cezaü's-sayd; Tirmizî, hac]
"Fısk"
kelimesi sözlükte "çıkmak" anlamına gelir. Nitekim şu âyet-i kerimede
bu anlamda kullanılmıştır: "Hani biz meleklere; "Âdem için secde
edin" demiştik de İblîs'den başkası hemen secde etmişlerdi. O ise cinden
olduğu için Rabbinin emrinden dışarı çıkmıştı."[Kehf 50]
"Fısk"
kelimesi çıkmak anlamına geldiği için Allah'ın emrinden ve tâatından çıkan
kimselere "fâsık" ismi verilir. Hadis-i şerifte zikredilen hayvanlar
ihramlı tarafından öldürülmeleri caiz kılınmakla diğer hayvanların hükmü
dışına çıktıklarından "fasık" sıfatıyla nitelendirilmişlerdir.
Bazılarına göre bunlara "fasık" denilmesinin sebebi başkalarına
eziyet ve zarar vererek diğer hayvanların özellikleri dışına çıkmalarıdır.
Metinde geçen ve ihramlı tarafından öldürülemeyeceği ifâde edilen kargadan
maksat, bazılarına göre leş yiyen karga değil, ekin kargasıdır. Çünkü leş yiyen
kargaların ihramlı tarafından öldürülebileceği 1846-1847 numaralı hadis-i
şeriflerde ifâde edilmiştir.
Bu hadisin senedinde
Yezîd b. Ebî Yezîd vardır ve onun aleyhinde bazı tenkidler yapılmıştır.
Hafız ibn Hacer'in
"Telhis" isimli eserindeki beyânına göre bu hadiste geçen
"kargaya atış yapabilir fakat öldüremez" sözü, münker bir sözdür.
"es-Sebü'u’l-âdî = yırtıcı hayvan" sözü ise, İmâm Ebû Hanife hazretlerinin
bir önceki hadisteki el-Kelbu'l-akûr = yırtıcı köpek" kelimesine
"bildiğimiz köpek" mânâsı verip, "akûr kelimesi köpek kelimesini
nitelendirmez" demesini doğrulamaktadır. Çünkü "es-Sebu'u"
kelimesinde yırtıcılık mânâsı bulunduğundan "el-'âdî= saldırgan"
sıfatına ihtiyacı yoktur. Yani burada "el-'âdî" kelimesi
"es-Sebu'u" kelimesini nitelendirmiyor. Dolayısıyla bu durum
1846-1847 numaralı hadislerdeki "akûr-yırtıcı" kelimesinin "kelb
= köpek" kelimesini nitelendirmediğine delâlet eder ve îmâm Ebû Hanife
hazretlerinin görüşünü te'yid eder.